Adana Kadın Platformu; “İstismarcıların, tacizcilerin peşini bırakmayacağız.”

GÜNDEM 16.04.2021 - 18:45, Güncelleme: 10.10.2022 - 12:47 2951+ kez okundu.
 

Adana Kadın Platformu; “İstismarcıların, tacizcilerin peşini bırakmayacağız.”

Adana Kadın Platformu Adliye Binası önünde “çocuklara yönelik istismar” dava öncesi ve sonrası basın açıklaması gerçekleştirdi.
Platform adına Avukat Sevil Aracı Bek konuşmasında; “Bugün Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinde iki yıldır devam eden, iki küçük yaşta kız kar-deşin kuzenleri tarafından istismar edilmesi ile ilgili dosyamızı takip için buradayız. Bu davada başlangıçta bir süre tutuklu yargılanan zanlı, ilk duruşmada adli kontrol kararı ile tahliye edilmiştir.   Bu dosyada olay çok yakın akrabalık ilişkileri içinde gerçekleşmiştir. Ne yazık ki toplumumuz içerisinde böylesi birçok vaka aile içerisinde gizlenmekte, suçlular cezasız bırakılmaktadır. Böylesi bir ortamda, suçun ortaya çıkarılmasını sağlamak, buna cesaret edebilmek oldukça güçtür. İstismara uğrayan çocuklar ve anneleri de bu olayın zorluklarını yaşamaktadır. Öyle ki çocukların babası dahi çocukların yanında olmamıştır” dedi. Aracı daha sonra dava sonrası yaptığı açıklamada; “Bugün Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinde iki yıldır devam eden, iki küçük yaşta kız kardeşin kuzenleri tarafından istismar edilmesi ile ilgili dosyamızın duruşması görüldü. Duruşmada Cumhuriyet Savcısı mütalaasını bildirdi” dedi.   Adana Kadın Platformu adına dava sonrası basın açıklaması yapan Avukat Sevil Aracı Bek ayrıca basınla şu bilgileri paylaştı;   “Mütalaada önce masumiyet karinesine vurgu yapan savcı, çocuklardan biri için hak düşürücü şikayet süresinin geçtiği gerekçesiyle, diğer çocuk için ise tarafların arasında önceye dayalı anlaşmazlık bulunması, çocukların babalarının ifadeleri, SSÇ, tanık ifadeleri ve dosya kapsamı gözetildiğinde SSÇ’nin atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesiyle SSÇ’nin TCK’nın 223/2 e maddesi uyarınca beraatini istedi. Konu istismar veya taciz olduğunda, yargının en çok başvurduğu ilkenin masumiyet karinesi olduğunu her seferinde görmekten bıktık. Oysaki bu dosyada Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan 4 profesör, 3 uzman doktorun imzası ile verilen 06.01.2021 tarihli heyet raporunda, “çocukların beyanlarına itibar edilmesine engel olabilecek, gerçeği değerlendirme ve algısını bozacak ruhsal bir hastalıklarının olmadığı, beyanlarına itibar edilebileceği” bildirilmişti. Çocukların beyanlarının itibar edilebilir olduğunu kanıtlayan yedi kişilik heyet raporuna rağmen beraat istenmesini anlayamıyoruz. Soruyoruz: Bu rapor gözetilmeyecek idiyse neden çocuklara olaydan iki yıl sonra aynı travmayı yaşatmak pahasına yeniden rapor aldırıldı? İstismar davasında nasıl deliller arıyorsunuz? İstismarcıların ceza alması için tanıklar önünde mi fiillerini gerçekleştirmeleri, suçüstü mü yakalanmaları gerekiyor? Başka hiçbir suç tipinde aklınıza gelmeyen masumiyet karinesi, kadına karşı suçlarda neden hiç aklınızdan çıkmıyor? Fikriye Özbek dosyasında o kadar tanık anlatımına, tutarlı ifadelere, delillere rağmen neden masumiyet karinesini düşünmediniz?   Adalet arayışımızı sürdüreceğiz. 28 Mayıs 2021 günü saat 11.10’a ertelenen duruşmayı yine tüm kadınlar ile birlikte takip edecek, istismarcıların, tacizcilerin peşini bırakmayacağız.” İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİ SAVUNMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ!   İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı, şiddete ve tacize uğrayan kız kardeşlerimiz kolaylıkla adalete ulaşabilirlerdi. Çünkü İstanbul Sözleşmesinin amacı;   “a) Kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak; b)Kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınları güçlendirmek de dahil olmak üzere, kadınlarla erkekler arasında önemli ölçüde eşitliği yaygınlaştırmak; c) Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin tüm mağdurlarının korunması ve bunlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politika ve tedbirler tasarlamak; d) kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti ortadan kaldırma amacıyla uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmak; e) Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin ortadan kaldırılması için bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesi maksadıyla kuruluşların ve kolluk kuvvetleri birimlerinin birbiriyle etkili bir biçimde işbirliği yapmalarına destek ve yardım sağlamaktır. İstanbul Sözleşmesinin 5. maddesinde ise; “Devletin yükümlülükleri ve titizlikle yapması gereken inceleme ve araştırmalar 1 Taraf-lar kadınlara karşı herhangi bir şiddet eylemine girişmekten imtina edecek ve devlet yetkililerinin, görevlilerinin, organlarının, kurumlarının ve Devlet adına hareket eden diğer aktörlerin bu yükümlülüğe uygun bir biçimde hareket etmelerini temin edeceklerdir. 2 Taraflar, devlet dışı aktörlerce gerçekleştirilen ve bu Sözleşmenin kapsamı dahilindeki şiddet eylemlerinin önlenmesi, soruşturulması, cezalandırılması, ve bu eylemler nedeniyle tazminat verilmesi konusunda azami dikkat ve özenin sarf edilmesi için gerekli yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır.” denilmektedir. İşte bizler tam da bu nedenlerle İstanbul Sözleşmesinin tek adamın kararı ile bir gece yarısı kaldırılmasını asla kabul etmiyor, haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmiyor, İstanbul Sözleşmesi Uygulansın talebimizden bir adım bile geri adım atmıyoruz. Tüm kadınları dayanışmaya, örgütlenmeye, mücadeleye, İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çık-maya çağırıyoruz!                            Yaşasın Kadın Dayanışması! Erkek Adalet Değil Gerçek Adalet! Adana Kadın Platformu
Adana Kadın Platformu Adliye Binası önünde “çocuklara yönelik istismar” dava öncesi ve sonrası basın açıklaması gerçekleştirdi.

Platform adına Avukat Sevil Aracı Bek konuşmasında; “Bugün Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinde iki yıldır devam eden, iki küçük yaşta kız kar-deşin kuzenleri tarafından istismar edilmesi ile ilgili dosyamızı takip için buradayız. Bu davada başlangıçta bir süre tutuklu yargılanan zanlı, ilk duruşmada adli kontrol kararı ile tahliye edilmiştir.

 

Bu dosyada olay çok yakın akrabalık ilişkileri içinde gerçekleşmiştir. Ne yazık ki toplumumuz içerisinde böylesi birçok vaka aile içerisinde gizlenmekte, suçlular cezasız bırakılmaktadır. Böylesi bir ortamda, suçun ortaya çıkarılmasını sağlamak, buna cesaret edebilmek oldukça güçtür. İstismara uğrayan çocuklar ve anneleri de bu olayın zorluklarını yaşamaktadır. Öyle ki çocukların babası dahi çocukların yanında olmamıştır” dedi.

Aracı daha sonra dava sonrası yaptığı açıklamada; “Bugün Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinde iki yıldır devam eden, iki küçük yaşta kız kardeşin kuzenleri tarafından istismar edilmesi ile ilgili dosyamızın duruşması görüldü. Duruşmada Cumhuriyet Savcısı mütalaasını bildirdi” dedi.

 

Adana Kadın Platformu adına dava sonrası basın açıklaması yapan Avukat Sevil Aracı Bek ayrıca basınla şu bilgileri paylaştı;

 

“Mütalaada önce masumiyet karinesine vurgu yapan savcı, çocuklardan biri için hak düşürücü şikayet süresinin geçtiği gerekçesiyle, diğer çocuk için ise tarafların arasında önceye dayalı anlaşmazlık bulunması, çocukların babalarının ifadeleri, SSÇ, tanık ifadeleri ve dosya kapsamı gözetildiğinde SSÇ’nin atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesiyle SSÇ’nin TCK’nın 223/2 e maddesi uyarınca beraatini istedi.

Konu istismar veya taciz olduğunda, yargının en çok başvurduğu ilkenin masumiyet karinesi olduğunu her seferinde görmekten bıktık.

Oysaki bu dosyada Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan 4 profesör, 3 uzman doktorun imzası ile verilen 06.01.2021 tarihli heyet raporunda, “çocukların beyanlarına itibar edilmesine engel olabilecek, gerçeği değerlendirme ve algısını bozacak ruhsal bir hastalıklarının olmadığı, beyanlarına itibar edilebileceği” bildirilmişti.

Çocukların beyanlarının itibar edilebilir olduğunu kanıtlayan yedi kişilik heyet raporuna rağmen beraat istenmesini anlayamıyoruz.

Soruyoruz:

Bu rapor gözetilmeyecek idiyse neden çocuklara olaydan iki yıl sonra aynı travmayı yaşatmak pahasına yeniden rapor aldırıldı?

İstismar davasında nasıl deliller arıyorsunuz? İstismarcıların ceza alması için tanıklar önünde mi fiillerini gerçekleştirmeleri, suçüstü mü yakalanmaları gerekiyor?

Başka hiçbir suç tipinde aklınıza gelmeyen masumiyet karinesi, kadına karşı suçlarda neden hiç aklınızdan çıkmıyor?

Fikriye Özbek dosyasında o kadar tanık anlatımına, tutarlı ifadelere, delillere rağmen neden masumiyet karinesini düşünmediniz?

 

Adalet arayışımızı sürdüreceğiz. 28 Mayıs 2021 günü saat 11.10’a ertelenen duruşmayı yine tüm kadınlar ile birlikte takip edecek, istismarcıların, tacizcilerin peşini bırakmayacağız.”

İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİ SAVUNMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ!

 

İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı, şiddete ve tacize uğrayan kız kardeşlerimiz kolaylıkla adalete ulaşabilirlerdi. Çünkü İstanbul Sözleşmesinin amacı;

 

“a) Kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak;

b)Kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınları güçlendirmek de dahil olmak üzere, kadınlarla erkekler arasında önemli ölçüde eşitliği yaygınlaştırmak;

c) Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin tüm mağdurlarının korunması ve bunlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politika ve tedbirler tasarlamak;

d) kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti ortadan kaldırma amacıyla uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmak;

e) Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin ortadan kaldırılması için bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesi maksadıyla kuruluşların ve kolluk kuvvetleri birimlerinin birbiriyle etkili bir biçimde işbirliği yapmalarına destek ve yardım sağlamaktır.

İstanbul Sözleşmesinin 5. maddesinde ise;

“Devletin yükümlülükleri ve titizlikle yapması gereken inceleme ve araştırmalar 1 Taraf-lar kadınlara karşı herhangi bir şiddet eylemine girişmekten imtina edecek ve devlet yetkililerinin, görevlilerinin, organlarının, kurumlarının ve Devlet adına hareket eden diğer aktörlerin bu yükümlülüğe uygun bir biçimde hareket etmelerini temin edeceklerdir. 2 Taraflar, devlet dışı aktörlerce gerçekleştirilen ve bu Sözleşmenin kapsamı dahilindeki şiddet eylemlerinin önlenmesi, soruşturulması, cezalandırılması, ve bu eylemler nedeniyle tazminat verilmesi konusunda azami dikkat ve özenin sarf edilmesi için gerekli yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır.” denilmektedir.

İşte bizler tam da bu nedenlerle İstanbul Sözleşmesinin tek adamın kararı ile bir gece yarısı kaldırılmasını asla kabul etmiyor, haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmiyor, İstanbul Sözleşmesi Uygulansın talebimizden bir adım bile geri adım atmıyoruz. Tüm kadınları dayanışmaya, örgütlenmeye, mücadeleye, İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çık-maya çağırıyoruz!                           

Yaşasın Kadın Dayanışması!

Erkek Adalet Değil Gerçek Adalet!

Adana Kadın Platformu

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve cukurovadogus.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami sohbetler omegle tv türk sohbet cinsel sohbet dini chat etanj armatür juul iqos iluma